Çapanoğlu (Büyük) Camii Osmanlı İmparatorluğu döneminde Avrupa etkisinde
ortaya çıkan Türk mimari tarzının Anadolu’daki önemli örneklerinden
biridir. Yozgat İstanbulluoğlu mahallesinde olan yapı iki ayrı tarihte
inşa edilen iç ve dış cami bölümlerinden oluşmaktadır. İç cami,
Çapanoğlu Ahmet Paşa’nın büyük oğlu Mustafa Bey tarafından 1779 yılında;
dış cami ise kardeşi Süleyman bey tarafından 1795 yılında
yaptırılmıştır. Şehrin her yerinden görülebilen cami, ince minaresi,
yüksek kasnaklı kubbesi ve köşe kuleleri ile Yozgat’ın sembol
yapılarından biridir.
Beyaz kesme taştan yapılan iç cami, dıştan
kırık saçaklarla dört kata bölünerek kademeleşme oluşturulmuş, kubbe
kasnağındaki konsollarla da dikkat çekmektedir. İki yapının birleştiği
batı cephede de ince zarif minare görülmektedir. Dış cami, açık
kahverengi bordo kesme taştan inşa edilmiştir. Birçok özelliği farklı
olsa da bu iki yapı birbiriyle oldukça uyumludur.
Cami, ardı ardına
sıralanan mekânlarıyla dikkat çekmektedir. İç cami, 1779 yılında, tek
kubbeli, üç bölmeli ve iki katlı mahfil, dışarıda da üç bölmeli revak
biçiminde yapılmıştır. 1794 yılında bu kısmın önüne, yine üç bölmeli,
geniş bir mekân olan “dış cami” eklenmiştir. Fakat ek mekânın büyüklüğü,
buranın ikinci bir harem gibi görünmesini sağlamıştır. Dış caminin de
önüne daha sonra küçük bir giriş revakı ilave edilmiştir.
Caminin
dört tarafı avlu duvarıyla çevrilidir. Avlunun doğu ve batı tarafında
bulunan kemerli abidevi kapılara, 1964 yılında, kuzey tarafından üçüncü
bir kapı açılmıştır.
Camide yoğun olarak kalem işi
süslemeler görülmektedir. İç ve dış caminin harim duvarları, üst
duvarları, kemer kavsi ve karınlarında mermer taklidi boyamalar yer
almaktadır. Dış caminin ana kubbe içinde ve iç cami kubbesi ve
pandantiflerinde kıvrık dallar, yapraklar, çiçek ve meyve tasvirleriyle
yapılan süslemeler dikkat çekicidir. Dış camiden asıl harime girişteki
yapının ilk taç kapısı, zengin ve görkemli bir kompozisyon
oluşturmuştur. Akantus yaprakları, C ve S kıvrımları, deniz kabuğu
motifleri mihrap çevresini taçlandırmaktadır. Minber ise renkli damarlı
mermerlerden, barok motiflerinin de yer aldığı çeşitli şekillerle bir
mücevher gibi süslenmiştir.
TÜRBE: İç ve dış caminin
birleştiği kuzeydoğu köşesinde, beden duvarlarından dışarı doğru taşmış,
küçük kubbeli, beyaz kesme taşından yapılmış bir yapıdır. Türbeye dış
cami içine açılan yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Yapı
içinde çeşitli büyüklüklerde 18 sanduka bulunmaktadır. Bu sandukalar,
Çapanoğlu ailesi ve Yozgat eşrafına aittir.
Çapanoğulları önce Divanlı köyüne oradan da şimdiki Yozgat’a gelirler. Burada bir cami yaptırmaya karar verirler. Cami yapmak istedikleri yer sazlık, kamışlık, bataklık bir yerdir. Bataklığı kurutmak için oraya yün ve ardıç basarlar. Camii yapan usta temeli atıp duvarları bir miktar yükselttikten sonra Çapanoğlu’na haber vermeden Yozgat’ı terk eder. Dört sene Yozgat’a dönmez. Buna çok kızan Çapanoğlu, her yerde ustayı aratır, hatta bulunduğu yerde öldürülmesini emreder.
Dört sene sonra usta kendiliğinden geri gelir. Çapanoğlu, “Ben bunu öldüreyim, bize bu kadar sahtekârlık yaptı,” der. Usta da gitmeden önce yaptırdığı duvarın yüksekliğini ölçer ve Çapanoğlu’na yükseklik hakkında bilgi verir. Çapanoğlu ustayı öldüreceği sırada usta:
“Bey, ben giderken duvar şu kadar yükseklikteydi. Bir de şimdi ölçelim, duvar aşağıya inmiştir. Bu camii ebediyen kalacağı için temeli yerleşsin diye dört sene gelmedim. Sen camiinin erken bitmesini istiyordun. Ben senin dediğin zamanda bitirseydim sağlam olmaz, yıkılırdı,” der. Usta camii yapar bitirir.
“Çapanoğlu, usta yaptığı caminin benzerini yapmasın diye onu öldürmek ister. Bu durumu duyan ustaya ayan olur. Çırağı ile beraber minarenin tepesine çıkarak uçmaya hazırlanır. Çırak: “Keser yerde kaldı,” deyince uçamaz. Usta ise uçup gider.
ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMİ
(Cumada Hızır Bulunması)
Bir gün Büyük Cami inşaatına harç karan amelelerden birinin yanına aksakallı ihtiyar bir adam gelir. Camiye emeğinin geçmesi için çalışan işçiden küreği alır, bir müddet harç kardıktan sonra küreği tekrar işçiye vermek ister. İşçi küreği geri almaz ve ihtiyara: "Ben senin kim olduğunu biliyorum. Her sabah namazında bu camide olacağına söz verirsen küreği alırım. Yoksa almıyorum." der. "Her sabah namazı için söz veremem ama, her kandil ve cuma namazlarında bu camide olacağıma söz veriyorum." diyen ihtiyarın elinden işçi küreği alır. Aksakallı, fani görünüşlü Hızır oracıkta kaybolur. Halk Hızır Aleyhisselâm'ın her cuma ve kandil namazlarında Büyük Cami'de olduğuna inanmaktadır.
ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMİ
(Cami Temelinin Sağlam Olması Efsanesi)
Büyük Caminin temeli kazıldığında temelden su çıkar. Temele ardıç ağaçları çaprazlama atılarak temel duvarı örülür. Temel duvarının örülmesinden sonra caminin ustabaşı ortalıktan kaybolur ve cami inşaatı devam etmez. Yedi yıl sonra ustabaşı gelir caminin inşaatına devam ederek camiyi tamamlar. Niçin kaybolduğu sorulunca: "Cami temelinin yerleşip yerleşmediğini ölçtük. Böylece camiyi sağlama aldık. Bu cami duvarı kolay kolay çatlamaz." der.